Çocukların duygusal ve sosyal gelişiminde sevgi, güven ve ilgi en temel ihtiyaçlardan biridir. Sevgi eksikliği yaşayan çocuklar, ileriki yaşlarında duygusal boşluklar yaşar. Duygusal boşluk, sanki içinde büyük bir boşluk varmış gibi hissettirir. Kişi, yaşamında her şey yolunda gibi görünse bile, içten içe bir eksiklik ya da tatminsizlik hissiyle mücadele eder. Sevgi, bağlılık ya da bir amaç eksikliği, bu boşluğu besler… Sanki hayatını dolu dolu yaşıyor ama tam anlamıyla hissetmiyormuş gibi, duygusal olarak kopuk ya da uzak hissedebilir. Bu boşluk, kişi dışarıdan başarılı ve güçlü görünse de, iç dünyasında bir şeylerin hep eksik olduğunu düşünmesine neden olur. Bir başka deyişle, duygusal boşluk yaşayan kişi, her ne kadar çevresindeki insanlarla ilişkiler kursa da, derinlemesine bir bağlantı eksikliği hisseder ya da tatmin duygusu eksiktir. Bu eksiklik, sürekli bir arayış ve huzursuzluk hali yaratır, kişinin kendini tamamlanmamış ve yalnız hissetmesine neden olur. Bu boşlukları doldurmak için de sağlıksız alışkanlıklara yönelmekteler. Araştırmalar, sevgisiz büyüyen çocukların madde kullanımına daha yatkın olduğunu göstermektedir. Peki bu durumun nedenleri neler, çocukların geleceğini nasıl etkiliyor?

Aile İçi Sevgi Eksikliğinin Sonuçları

Araştırmalar,

a. parçalanmış aile yapıları

b. ebeveyn ilgisizliği

c. aile içi şiddet

gibi olumsuz faktörlerin, çocukların madde kullanımına yatkınlığını artırdığını ortaya koymaktadır.

Sevgisiz ortamda büyüyen çocuklar, duygusal desteğin eksikliği nedeniyle boşluk hissi yaşar ve bu boşluğu doldurmak için maddelere yönelebilirler. Bu noktada “Madde Kullanım Bozukluğu Olan Yetişkinlerin Sorunlarının Açıklanmasında Aile İşlevleri ve Çeşitli Demografik Değişkenlerin Rolü” başlıklı çalışma, aile içindeki işlevsizliklerin madde kullanımı üzerindeki etkilerini açıkça ortaya koymaktadır.

Sevgi Eksikliği ve Madde Kullanımına Yatkınlığın Nedenleri

Duygusal Boşluk

Sevgi ve ilgi eksikliği, çocuklarda duygusal bir boşluk yaratır. Bu boşluğu doldurmak için madde kullanımına yönelebilirler.

Bağlanma Sorunları

Güvensiz bağlanma stilleri, çocukların ileriki yaşamlarında sağlıklı ilişkiler kurmalarını zorlaştırır ve bu yalnızlığı gidermek için maddelere başvurabilirler. Güvensiz bağlanma, genellikle çocukluk döneminde ebeveynler ya da bakım verenlerle kurulan yetersiz ya da dengesiz ilişkilerin bir sonucudur. Bu çocuklar, duygusal destek ve güven eksikliği nedeniyle, dünya ve insanlar hakkında güven eksikliği geliştirebilir. İlişkilerde karşı tarafın onlara zarar verebileceğine, terk edilebileceklerine ya da yeterince sevilmediklerine dair derin bir korku taşırlar.

Bu güvensizlik, yetişkinlik dönemlerinde ilişkilere yansır. Güvensiz bağlanma stiline sahip bireyler, yakın ilişkilerde hem derin bir bağ kurma ihtiyacı hisseder hem de bu bağın acı verici olacağından korkarlar. Sonuç olarak, duygusal mesafe koyabilir, partnerlerinden gereksiz şekilde şüphelenebilir ya da terk edilme korkusuyla ilişkilerini sabote edebilirler. Bu tür davranışlar, sağlıklı ve dengeli ilişkiler kurmalarını zorlaştırır. İçsel dünyalarında hissettikleri bu yalnızlık, sevgi ve bağlanma ihtiyacının yeterince karşılanamaması, sürekli bir duygusal boşluk yaratır.

Güvensiz bağlanma stillerine sahip bireyler, bu duygusal boşluğu doldurmak ve yalnızlık hissiyle başa çıkmak için sağlıksız başa çıkma yöntemlerine yönelebilirler. Maddelere başvurmak, stres, kaygı ve yalnızlık duygularını geçici olarak yatıştırmak için kullanılan bir kaçış yolu olabilir. Alkol, uyuşturucu ya da diğer bağımlılık yaratan maddeler, kişinin duygusal acısını ve yalnızlık hissini kısa süreliğine hafifletirken, uzun vadede sorunları daha da derinleştirir.

Bağımlılık, kişinin hissettiği güvensizlik, sevgi ve kabul eksikliğini geçici olarak giderse de, bu bir döngü yaratır. Maddelerden elde edilen kısa süreli rahatlama, kişinin duygusal problemlerini çözmek yerine onları bastırır ve bu durum, duygusal olarak daha derin bir boşluk hissetmelerine yol açar. İlerleyen süreçte, kişi maddelere daha fazla yönelerek ilişkilerini daha da bozabilir ve yalnızlık hisleri derinleşir.

Bu yüzden, güvensiz bağlanma stiline sahip bireyler, sağlıksız ilişkiler ve madde bağımlılığı arasında sıkışıp kalabilirler. Asıl ihtiyaçları olan şey, duygusal bağlantılar kurma yeteneğini geliştirmek ve güvensizlik duygularıyla başa çıkma becerilerini güçlendirmektir. Bu, sağlıklı ve tatmin edici ilişkiler kurmalarına yardımcı olurken, bağımlılıkla mücadele etmelerine de katkı sağlar.

Stres ve Kaygı Yönetimi

Sevgi eksikliği yaşayan çocuklar, stresle başa çıkma becerilerini geliştirmekte zorlanırlar, çünkü duygusal destek ve güven duygusu, çocukluk döneminde stres yönetiminin temelidir. Sevgi dolu bir ortamda büyüyen çocuklar, zorlayıcı duygularla başa çıkmayı öğrenirler. Ebeveynlerinden ya da bakım verenlerinden aldıkları güven ve destek, çocukların stresli durumlarla baş ederken sağlıklı yöntemler geliştirmelerine yardımcı olur. Ancak sevgi eksikliği yaşayan çocuklar, bu duygusal desteği almadıklarında, kaygı ve stresle başa çıkma yetenekleri zayıflar.

Bu eksiklik, onları sağlıksız başa çıkma mekanizmalarına itebilir. Örneğin, sevgi ve destekten mahrum kalan çocuklar, stresli anlarda içe kapanabilir, kendini değersiz hissedebilir ya da sürekli onay arayışı içinde olabilirler. Çoğunlukla duygusal yetersizlik hissi yaşadıkları için, stresli anlarda daha fazla kaygı hissederler ve bu kaygıyı yönetmekte zorlanırlar. Bu çocuklar yetişkinliklerinde de stresli durumlarla karşılaştıklarında, duygularını yönetmek yerine, kaçınma, madde kullanımı, öfke patlamaları gibi sağlıksız başa çıkma yöntemlerine yönelebilirler.

Kaygı ve stres yönetimi, çocukluk döneminde öğrenilen ve geliştirilen bir beceridir. Sevgi ve güvenle büyütülen çocuklar, duygularını anlamlandırarak kontrol edebilirken, sevgi eksikliği yaşayan çocuklar, bu becerileri geliştiremez ve ileriki yaşamlarında sağlıksız başa çıkma yöntemlerine daha yatkın hale gelirler.

Çözüm: Sevgi ile Büyütmek ve Destek Olmak

Sevgisiz büyüyen çocuklar, duygusal ve psikolojik anlamda ciddi sorunlarla karşılaşabilir. Bu yüzden, ailelerin çocuklarına sevgi ve ilgi göstererek onları desteklemeleri, çocukların gelecekteki bağımlılık riskini azaltacaktır.

Ülkemizi seviyorsak, her bireyin sorumluluk alması gerektiğini unutmamalıyız. Çocukların sağlıklı bireyler olarak büyüyebilmesi için onlara sevgi dolu bir ortam sağlamalıyız. Sevgi dolu bir çocukluk, madde bağımlılığı gibi birçok sorunun önüne geçebilecek en güçlü koruyucudur.

Araştırmalar ve Kaynaklar

  • Bağlanma Teorisi ve Madde Kullanımı – Bağlanma stillerinin madde kullanımı üzerindeki etkilerini inceleyen araştırmalar, bu konuda dikkate değer bulgular sunmaktadır.
  • Olumsuz Çocukluk Deneyimleri (ACE) ve Madde Kullanımı – Çocukluk döneminde yaşanan sevgi eksikliği ve ihmalin, yetişkinlikte madde kullanımına nasıl zemin hazırladığını inceleyen çalışmalar.