Hayatımız boyunca tecrübelerimizden ders çıkarmaya çalışırız. Özellikle geçmişte yaptığımız hatalar, bir daha aynı yanlışı yapmamak adına bizlere kılavuz olur. Ancak bazen bu dersleri daha hızlı almak adına, insanları ve olayları yüzeysel bir şekilde değerlendiririz ya da değerlendirmeye başlarız. Birkaç deneyimden yola çıkarak kalıcı yargılar geliştirmek gibi… Bu refleks, bizi tekrar aynı tuzağa düşmekten korumaya çalışsa da, yanıltıcı olabilir çünkü her ne kadar istesek de zaten aynı derede tekrar yıkanamayacağı gibi aynı hataları tekrar etme olasılığınız da teknik olarak yoktur… kişiler, zaman veya anılarınız her zaman farklıdır.

Kısa sürede sonuç almak istediğimizde, insanların davranışlarını sadece belirli anlara göre değerlendirmek, yanılgılar yaratır. Örneğin, bir kişinin birkaç olumsuz davranışını gözlemledikten sonra onun “agresif” veya “duyarsız” biri olduğunu düşünmemiz mümkün. Ancak, insanların davranışları çoğu zaman duygusal durumlarıyla bağlantılıdır ve farklı koşullarda çok farklı şekillerde tepki verebilirler.

Bu yüzden, üzülerek belirtiyorum ki hızlı bir şekilde etiketleme veya yargılama yapmak çoğu zaman hatalı sonuçlara yol açabilir.

Yargılardan Kaçınmak ve Zihin Okuma Eğilimimizi Kontrol Etmek

Psikolojide “zihin okuma” olarak adlandırılan bir kavram vardır. Zihin okuma, karşı tarafın ne düşündüğünü veya neden belirli bir şekilde davrandığını kendi yorumlarımızla tahmin etme eğilimidir. Örneğin, bir arkadaşınız buluşmaya geç kaldığında hemen “Beni önemsemiyor” diye düşünebilirsiniz. Oysa gerçek sebep trafiğe takılması veya başka bir engel olabilir. Zihin okumak, çoğu zaman düşünceyi tek bir olaya bağlayarak yargılama refleksine neden olur. Bu da ilişkilerde yanlış anlamalara ve haksız yargılara yol açar.

Zihin okuma yerine, insanların davranışlarına dair daha açık fikirli olmak, peşin hükümlü olmamak çok daha sağlıklı ilişkiler kurmamıza yardımcı olur. İlk izlenimlerden hemen sonuç çıkarmak yerine, o kişiyi tanımak ve anlamak için daha fazla bilgi edinmeye çalışmak, daha doğru değerlendirmeler yapmamızı sağlar.

Fikir Edinme ve Yanılgıları Azaltmanın Gücü

Birini veya bir durumu yeni tanımaya başladığımızda, “O hep böyle” veya “Bu kesinlikle … biri” gibi yargılara kapılmamak için kendimizi uyanık tutmalıyız. Özellikle bu yargıların doğruluğunu test etmeye çalışmak, zihnimizin yanılma payını azaltır. Belirli olayları gözlemleyip bu olayların her zaman aynı sonucu doğuracağını varsaymak, zihnimizin kolaycılığa kaçmasına neden olur. Oysa her birey, farklı durumlarda değişik tepkiler verebilir. Sabırlı ve açık fikirli olmak, daha sağlıklı ve objektif sonuçlar çıkarmamızı sağlar.

Sabırlı Olmak ve Doğru Değerlendirme Yapmak

Unutmayalım ki, insanları veya olayları hemen etiketlemek yerine anlamaya çalışmak, ilişkilerimizdeki derinliği artırır. Bir kişiyi sadece birkaç davranışı üzerinden yargılamak, onun potansiyelini ve olumlu özelliklerini gözden kaçırmamıza neden olabilir. Hızlı kararlar almak yerine, gözlemlerimizi daha fazla olay ve durumla destekleyerek, sağlıklı bir perspektif geliştirebiliriz.

Bu tür yargı kalıplarından kurtulmak, uzun vadede daha objektif ve sağlıklı kararlar almamıza yardımcı olacaktır. Zihnimizi “otomatik yargı modundan” çıkarıp daha geniş bir perspektife çekmek, insanlarla daha iyi iletişim kurmamıza ve daha sağlam ilişkiler geliştirmemize yardımcı olur.