Hayat, bazen bizi bir kutunun içinde mahsur kalmış gibi hissettirebilir. Kimi zaman mutsuzluklarımız, kaygılarımız veya çaresiz hissettiğimiz anlar, bir mucize beklememize yol açar. Ancak acı gerçek şu ki: Kimse sizi kurtarmaya gelmeyecek. Eğer bir ömür boyu kurtarılmayı bekliyorsanız, kendinize haksızlık ediyorsunuz. Psikolojideki Adlerian yaklaşım tam da bu noktada bize güçlü bir yol haritası sunar. Bu bakış açısı, bireylerin kendi kaderlerinin mimarı olduklarını ve hayatlarında gerçek anlamda değişiklik yapabilecek tek kişinin kendileri olduğunu vurgular.
Sorumluluk Almak
Adlerian psikoloji, bireylerin yaşamlarının sorumluluğunu almalarını teşvik eder. Alfred Adler, insanın doğuştan sosyal bir varlık olduğunu ve hayatının anlamını bulma yolculuğunun kendi elinde olduğunu savunmuştur. Ona göre kurtarılmayı beklemek, pasif bir yaşam sürmek anlamına gelir. Oysa hayat, bize verilen bir hediye ve onu şekillendirmek bizim elimizde.
Birçoğumuz zor zamanlar geçirdiğimizde, dışarıdan birisinin bizi çekip kurtarmasını bekleriz. Belki de birinin gelip tüm sorunlarımızı çözeceği fikri, çocukluktan kalan bir hayaldir. Ancak yetişkin bir birey olarak, kimsenin hayatını tamamen kenara koyup, sizi kurtarmak için fedakarlık yapmasını beklemek gerçekçi değildir. Adlerian bakış açısında, her birey kendi hayatının kahramanı olmasını savunur.
Mutluluğun ve Acının Paylaşımı: Eşlik Etmek Ama Kurtarmak Değil
İnsanlar hayat yolculuğumuzda eşlik edenler olabilir. Birlikte mutluluklarımızı veya acılarımızı paylaşabiliriz, ancak bu onların bizi kurtaracağı anlamına gelmez. Sağlıklı bireyler, başkalarının yüklerini taşıma sorumluluğunu tamamen üstlenmezler. Elbette, destek verebilirler, omuz omuza durabilirler ama sizin hayatınızı, sizden daha çok düşünmeleri veya sizin için kendi hayatlarını tamamen bırakmaları sağlıklı bir ilişki modeli değildir.
Adler’in sosyal bağlantılar üzerine görüşleri, toplumsal ilişkilerimizi nasıl yönettiğimizle ilgilidir. Ancak bu bağlantılar, bağımsızlık ve işbirliği üzerine kuruludur. Birinin sürekli sizi kurtarmasını beklemek, bağımsızlığınızı yitirmenize ve kişisel gelişiminizin sekteye uğramasına neden olabilir. Oysa işbirliği içinde olmak, hem duygusal destek almayı hem de bireysel sorumluluklarımızı yerine getirmeyi gerektirir.
İçsel Gücünüzü Keşfetmek
Adlerian psikoloji, içsel güçlerimize odaklanır. Hepimizin içinde, hayatımızda anlamlı bir değişiklik yapacak potansiyel mevcuttur. Kuyunun dibindeymiş gibi hissettiğinizde, bu durumu değiştirebilecek kişi yalnızca sizsiniz. Bu içsel güç, bazen sadece bir adım atmakla harekete geçebilir: Değişim için irade göstermek, destek istemek, küçük de olsa ilerleme kaydetmek.
Adler, kişinin yaşam amacını anlamaya çalışırken, hayatta karşılaştığı zorlukların onun büyüme fırsatları sunduğunu savunur. Herkesin hayatında zorluklar vardır; ancak bu zorluklar, bireyin kendini daha iyi tanıması ve güçlenmesi için bir fırsattır. Kendi çabanızla kuyuya atılan ipi bulabilir, onu kullanarak yukarı tırmanabilirsiniz. Elbette yardıma ihtiyaç duyabilirsiniz; ancak bu yardım, tamamen başkasına bağlı olmak yerine, sizi güçlendiren bir destek olmalıdır.
Adlerian Terapi: Kendi Hayatımızın Sorumluluğunu Üstlenmek
Adlerian terapi, bireylerin güçlerini ve yeteneklerini keşfetmelerini amaçlar. Bireyin hayatında karşılaştığı engelleri aşabilmesi için, öz-değerini ve yetkinliğini fark etmesi önemlidir. Adler, bireylerin “hayat tarzı” adını verdiği düşünce ve davranış kalıplarının, erken çocukluk döneminde şekillendiğini belirtir. Bu kalıplar, kişinin yaşamını nasıl yönettiğini belirler. Eğer kurtarılmayı bekleme gibi bir yaşam tarzına sahipseniz, bu kalıbı fark ederek değiştirmek mümkündür.
Kendinizi Yeniden Keşfetme Zamanı
Eğer hayatınızı bir kurtarıcı bekleyerek geçiriyorsanız, kendi içsel gücünüzü görmezden geliyorsunuz demektir. Adlerian psikoloji, insanın kendi potansiyelini keşfetmesine olanak tanır. Kimse sizi kendinizden kurtaramaz, ancak destek alarak, kendinizi kurtarabilirsiniz. Hayatınızdaki her değişiklik için ilk adımı atmak, sizin elinizde. Bunun için her zaman büyük adımlar atmanıza gerek yok; bazen küçük adımlar bile büyük değişimlerin kapısını aralayabilir.
Sizden Başka Kurtarıcı Yok
Kendi hayatınızın sorumluluğunu üstlenmek, belki de verebileceğiniz en büyük hediye olabilir. Çünkü dışarıdan bir kurtarıcı beklemek yerine, içinizdeki gücü bulduğunuzda hem kendinizle hem de çevrenizle daha sağlıklı ilişkiler kurabilirsiniz. Kimse sizi sizden daha iyi kurtaramaz. İçsel gücünüzü keşfedin, sorumluluk alın ve hayatınızı yeniden şekillendirin. Adler’in de dediği gibi, “İnsanların anlamlı bir yaşam arayışı, kendi sorumluluğunu üstlenerek başlar.”